16 Haziran 2010 Çarşamba
Balkanların Kızıl Yıldızı - Emir Kusturica
Esasında böyle bir yazının en başına bir video koyarak başlamak istemezdim. Lakin bugune kadar Kusturicanın çektiği tüm filmleri izleyene biri olarak biri bana bir sahne ile özetle dese göstereceğim sahnelerin başında gelir bu sahne. Neden mi? Trompet bana her zaman balkanların sesi olarak gelmiştir. Bir yandan oynatırken bir yandan ağlatan bir ses. Hani sevdiğiniz biri gitmek ister, kal diyemezsiniz boğanız bir şeyler düğümlenir. Bir şeyler söylemek istersiniz ses çıkmaz. İşte benim için boğaza o şey düğümlendiği anda çıkan sesdir trompet. Kusturicanın filmleri de temel olarak böyledir esasında şöylecek çok şeyi vardır. Ama bunu alıp direk gözünüzün ortasına sokmaz. Kimi zaman bir şarkıda oynarken, kimi zaman bir düğünde ağlarken, kimi zaman ise bir cenazede gülerken gösterir onları bize.
Bugüne kadar çektiği 10'a yakın uzun metrajlı ve bir o kadar da kısa filmi bulunan Emir Kusturica'nın başlıca fimleri:
-Çingeneler Zamanı, 1989
-Arizona Rüyası, 1993
-Underground (Yeraltı) 1995
-Black Cat White Cat (Kara Kedi Ak Kedi) 1998
-Zavet (Bana Söz Ver) 2007
24 Kasım 1954 Yugoslavya doğumlu olan yönetmen yaptığı filmlerden ve verdiği demeçlerden dolayı bir çok sansasyonel olaya imza attı.1993 yılında Sırbıstan'ın aşırı milliyetçi lideri Vojislav Seselj'i düelloya davet etti - Belgrad'ın merkezinde, güneşin tam tepede olduğu saatte, Seselj'in seçtiği bir silahla. Seselj, Kusturica'nın bu davetini "bir sanatçının ölümüne neden olmakla suçlanmak istemediği" mazeretini ortaya atarak duelloyu reddetti. Kusturica, 1995 yılında da Belgrad Uluslararası Film Festivali'nde Yeni Sırbistan Hakları Hareketinin lideri Nebojsa Pajkic'i yumruklayarak yere devirdi.Aynı yıl Cannes da Underground filmiyle Altın Palmiye ödülünü kazanan yönetmen, aldığı ölüm tehtitleri sonucu sinemayı bırakmaya karar verdi. İçindeki sesi susturamayan Kusturica 3 yıllık bir aranın ardından sözünü tutamayıp sinemaya geri döndü.
Özellikle Underground filminde yazdığı muhteşem senaryo ve yaptığı karmaşık kurgu insaları kendine hayran bırakmaktadır. Filmlerinden söyleceği sözü söylemekten hiç bir zaman çekinmeyen Kusturica balkanların kanayan yarasına her seferinde parmağını batırmıştır. Diğer filmlerine göre daha az politik olan black cat white cat ve zavet filmlerinde ise çingenelerin genel yaşayışlarına yönelmiş ve bunu eğlenceli bir dille anlatmıştır. Yönetmenin bir diğer özelliği ise filmlerin çocuğunda daha önceden oyunculuk denemiyimi bulunmaya insanları oynatmış olmasıdır.
Kimin Eli Kimin ''Sırtında''- nam-ı değer ''Barut Fıçısı''
Kahkahanın ve savaşın hiç eksik olmadığı topraklar: Balkanlar.
Balkanların en güzel ve bir o kadar da parçalanmış ülkesi: Yugoslavya.
E kolay değil bu topraklarda yaşamak. Ya ölüm korkusuyla kafayı yiyip ölürsün yahut ölücem korkusuyla ölümü öldürüp başka biri tarafından öldürülsün. Ekmek ve sudan çok kurşun ve el bombasının bulunduğu zamanlar. Ateşle barutun koyun koyuna yatıp, yalnızca halkın içinde patladığı bir dönemde geçiyor işte Barut Fıçısı.
Oyun temel olarak 11 sahneden oluşmakta. Her bir sahne balkanlardan farklı bir kesit sunmakla birlikte aslında bizim de hiç yabancısı olmadığımız durumları anlatmakta. Oyunun bir diğer farklığı ise önceki sahnede mağdur olarak gördüğümüz karakteri diğer sahnede başka birini yok yere vururken görmemiz. Oyunun kendi argo değişiyle ''Buralarda ya domalırsın ya da domaltılırsın.''. Bar, hapsine, otobüs, ev, park gibi değişik mekanlarda geçen oyun bize bir yapboz gibi kaybolup giden Yugoslavyayı göstermekte.
Kısa bir süre önce şehir tiyatroları tarafından da sahnelenen oyun, bir çok dile çevrilmiş olmakla birlikte hala popülerliğini korumakta.
10 Haziran 2010 Perşembe
Amerikan Sinemasının Mesihi: Quentin Tarantino
Tek düze giden bir akış, daha filmin başından sonunu tahmin edebilmek, heycansız sahneler... Bir Tarantino filmi izliyorsanız emin olun bunlardan çok uzaksınız. Bu sinemanın haşerat çocuğu hiç beklemediğimiz anda bizi sol köşeye yatırabilir, oha bunuda göstermez dediğimiz anda kafa derisini yüzebilir.
Esas çıkışını 1992'de Rezevuar Köpekleri ile yapan yönetmenin başlıca kült olmuş fimleri ise Pulp Fiction,Kill Bill serisi,Sin Cinty ve son olarak Inglorious Basterds'dır.
Şahşi olarak Pulp Fiction hastasıyımdır. Film daldan dala atlar, sizi gülmekten yerlere yatırır ancak Quentin Tarantino ile olsanız fimlerinizde Samuel Jacksonu öldüremiyeceğiniz gerçiğini ortaya koyar.
Esas çıkışını 1992'de Rezevuar Köpekleri ile yapan yönetmenin başlıca kült olmuş fimleri ise Pulp Fiction,Kill Bill serisi,Sin Cinty ve son olarak Inglorious Basterds'dır.
Şahşi olarak Pulp Fiction hastasıyımdır. Film daldan dala atlar, sizi gülmekten yerlere yatırır ancak Quentin Tarantino ile olsanız fimlerinizde Samuel Jacksonu öldüremiyeceğiniz gerçiğini ortaya koyar.
1 Haziran 2010 Salı
Saat 5 Naburları
Şu sıcaklar insanı kötü vuruyor. Hele de günlerden çarşamba olmuş ve saat sabah 5'e doğru ilerliyorsa. Ne varmış saatte ve günde yat zıbar be adam diyebilirsiniz içtenlikle. Lakin şaraba olan özlem gibi dudaklarımı karıcalandırmaya başlıyor ''kadının şairi''. Kadın ve şiir diyince şüpesiz akla gelicek ilk isimdir Cemal Süreya. O kadar sevmiştir, o kadar yazmıştır ki kadınların üstüne şiirler bir daha dünyaya kadın olarak gelirsem, eşcinsel olurum bile demiştir. Niyetim büyük ustayı bir kaç satırla anlatmak değil, zira anlatmak zaten mümkün değil. Onu ancak yine kendi şiirleri anlatıcaktır bize.
eşdeğeriyle yan
eşdeğeriyle yanyana yürürken
cehennem sokağında birey olmak,
ve en inceldikten sonra
ilkel sözcüklerle konuşmak seninle.
saat beş nalburları pencerelerden
madeni paralar gösteriyorlar,
yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Biliyorum Sana Giden
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)